SEDEF HASTALIĞI
Sedef Hastalığı (Psoriasis), deri hastalıkları arasında dedikodusu en çok yapılanlarındandır. Halk arasında sürekli ''Sedef'' sohbetleri ve birbirlerine tedavi veya şifalı yerler ve bitkiler önermeler sık görülür. Sürekli gündemde oluşunun nedeni, bazen çok göz önüne çıkabilen ve göze batan belirtileri ve tedavisindeki zorluklardır. ''Sedef'' adını almasına neden olan tipik belirtileri; pembe - kırmızı, hafif kabarık bir zemin üzerinde yerleşik olan, beyaz, irice, parlak ve kuru kepeklerdir. Bu belirtiler 1 - 2 mm.'den 30 - 40 cm.'ye kadar büyüklükte, çok değişik şekillerde ve bir veya daha fazla sayıda olabilir. Ender olarak vücudun çok geniş alanlarını kaplayan tipleri de vardır.
- Çocuklarda daha az görülür. Tipik belirtiler daha çok gövde, kollar ve bacaklarda görülür ve bunlar doktor olmayanlar tarafından dahi çok kolayca tanınırlar. Saçlı deride, avuç içinde, ayak tabanında, büklüm yerlerinde yerleşenler ise mantar hastalığı, egzama ve benzeri başka hastalıkları çok taklit ederler ve bazen doktorlar dahi bunları ayırt edemeyebilirler. Ancak deri hastalıkları uzmanlarının bu konudaki deneyimleri tanı için yeterli olacaktır. Tırnaklarda da yerleşebilir ve yalnızca tırnakta dahi görülebilir. Tırnakta kalınlaşma, renk değişikliği, çukucuklar görülebilir.
- Hastalığın
kesin nedeni belli değildir. Kalıtımın %60 - 70 oranında geçerli olduğu
kabul edilir. Kalıtıma bağlı olsun ya da olmasın, hastalığa yatkın bir
zemin vardır ve çevre faktörleri de bu zemin üzerinde etkili olur. Bu
faktörler arasında en iyi bilinenler psikolojik olanlarıdır.
- Ani
şoklar,
- sıkıntı,
- gerginlik,
- sevgi
eksikliği,
- anne
- çocuk ilişkisi bozuklukları önemli tetikleyici faktörler olup; hastalığı
başlatabilir veya alevlendirebilir.
- Diş
çürüğü,
- bademcik
iltihabı,
- idrar
yolları iltihabı gibi mikrobik odaklar ve sürtme,
- çarpma,
- kaşıma
gibi zedelemeler de tetikleyici etki yapabilir.
- Bunların
dışında bilinen ciddi bir tetikleyici yoktur. Hastalığın karaciğer veya
başka bir organla ilgisi olmadığı gibi, yenilen yiyeceklerle de hiçbir
ilgisi yoktur, fakat çok canı çekip de yenilemeyen yiyeceklerin etkili
olma olasılığı daha fazladır.
- Sedef
hastalığının tedavisinde, hastalığın nedeni bilinmediği ve neden yönelik
tedavi yapılmadığı için köklü çözüm getirip hastalığı ortadan kaldıracak
bir yöntem ve olanak yoktur. Fakat var olan belirtiler tedavi edilir ve
yenilerin çıkmasını önlemek için gereken önlemler yeterince alınırsa, uzun
süre belirtisiz kalınan dönemler sağlanabilir. Tedavide amaç en az yan
etki ile olabilecek en iyi iyileşmeleri elde etmek ve iyilik halini uzun
süre sürdürebilmektir. Hastalığın , her hastaya uyabilen tedavi şekilleri
yoktur. Hekim, her hasta için uygun olan tedaviyi ayrı ayrı
belirleyecektir. Önemli olan hastayla hekimin karşılıklı güven ve
uyumlarıdır.
- Hastanın
her şeyden önce iyileşmeyi istemesi ve tedaviye uyum göstermesi gerekir.
Tedaviler hakkındaki tereddütlerini de hekimine danışmalı, kulaktan dolma
bilgi veya komşu önerileriyle yorum yapmamalı ve tedaviyi bırakmamalıdır.
Var olan belirtileri tedavi etmek için yan etkileri daha az olan, yerel
uygulanan (deriye dıştan sürülen) ilaçlardan başlanılır. Bu uygulamalarda
önce kepek dökücü ilaçlarla yüzey temizlenir ve diğer ilaçların etkinliği
arttırılır. Değişik 4 - 5 çeşit yerel uygulama vardır ve genellikle 20 -30
gün içerisinde güzel sonuçlar alınır.
- Belirtilerin
çok yaygın olduğu durumlarda ultraviyole ışını ile özel tedaviler
uygulanır (UVB, PUVA, vb.). Bu tedavilerde de bir aydan sonra sonuç
görülmeye başlanır ve ülkemizde en az 15 yıldır uygulanmaktadır. Doğal gün
ışığı da değişik şekillerde yararlı olmaktadır. Çok inatçı ve ağır
tiplerinde yan etkiler göze alınarak çok iyi bir takiple ağız yolu veya
iğne şeklinde tedaviler devreye sokulur.
- Hangi
tedavi uygulanırsa uygulansın tetikleyici etkenler de aradan çıkartılmaya
çalışılır. Tedavinin başlangıcından itibaren hastanın bir psikiyatrist
denetimine alınması, sonucu çok etkiler ve tekrarları azaltır. Banyolardan
sonra sürekli nemlendiriciler kullanılıp, derinin kuruma, kaşıntı ve
zedelenmesi, dolayısıyla yinelemeler önlenmeye çalışılır. Sedef hastalığı
sık tekrarlama eğiliminde olduğu için, hastaların da arayışları çok
olacaktır. Tıp dışı tedaviler, kutsal ve şifalı sayılan yerler bu
seçenekler arasındadır.
- Sedef
hastalığı, psikolojik kökeni nedeniyle telkine çok yatkın bir hastalıktır
ve hasta yapılan işleme inanmasına paralel olarak bu tür işlemlerden
etkilenebilir. Bu yönüyle hastaların sömürülmesine de çok yatkındır. Belli
bölgelerde sedef tedavisi konusunda ünlü yerler ve buralara sedef turizmi
de vardır. İsrail'de Lut Gölü, ülkemizde Kangal Balıklı kaplıcası bu tip
alanlardandır. Bu gibi alanların hiçbir tedavi edici özellikleri
yoktur.
- Buradaki
etkilenmeler önemli ölçüde psikolojiktir. Kişiler, şöhretini duydukları
bir yere etkilenmeye hazır giderler, burada ortamlarından ve stresten uzak
kalırlar, ayrıca aynı soruna sahip kişilerle oluşan dertleşme ortamı da
doğal bir grup tedavisi oluşturacaktır. Güneş ışığı ve mineralli sular ise
hemen hemen her yerde aynıdır. Hele hele içinde ne olduğu bilinmeyen halk
işi tedavilere hiç yönelinmemeli; çözüm bir deri hastalıkları uzmanında
aranmalıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder