İMMUNOLOJİ
Bağışıklık demektir.
Organizmanın kendine yabancı olan maddeleri tanıması ve bu maddelere karşı göstermiş oldukları
tepkimelerin tümü ile ilgilenen bilim dalıdır.
İMMUNOPATOLOJİ
Bağışıklık sistemi bozukluklarını
inceleyen bilim dalıdır.
ANTİJEN
Vücuda girdiğinde bağışıklık sistemi tarafından antikor üretimine yol açan yabancı
moleküllerdir.
Antijenler genellikle protein ve polisakkarit yapısında nadiren de lipit yapısında olabilir.
HAPTEN
Yalnız başına antikor oluşturamayan,ancak organizmaya girdikten sonra
organizma proteinleri ile
birleşerek antikor oluşumuna neden olabilen maddelere
denir.
ANTİKOR
Organizmaya giren yabancı organik
yapılara (protein ve polisakkarit ) karşı geliştirilen glikoprotein
yapısındaki moleküllerdir.
Bu moleküller organizmayı yabancı moleküllerin yol açması muhtemel zarar verici
etkilere karşı
erkenden uyararak koruyuculuk sağlarlar.
İmmünglobulinler; IgG, IgM, IgA, IgD, IgE
tipleri vardır.
Bir antikor iki ağır zincir ve iki
hafif zincirden yapılır. Benzersiz değişken bölge bir antikorun eşleniği
olan
antijeni tanımasına izin verir.
ADJUVAN
Antijen
ile birlikte verilerek,bağışık yanıtın daha güçlü olmasını sağlayan
maddelerdir.
Antijen ile karıştırılarak verilmesi
gerekir.Önce yada sonra verilirse bir yararı olmaz.
Türkiyede aşılar adjuvan madde olarak squalene maddesi içeriyor.
BAĞIŞIK YANITTA ROL ALAN ORGANLAR
Bağışıklık sisteminin organları lenfoid dokulu organlardır.
Bu organlar, birincil lenfoid organlar ve ikincil lenfoid organlar olarak iki grup halinde
incelenseler de
birbirleriyle sürekli ilişki halindedirler.
Birincil lenfoid organlarda, lenfositlerin üretim
işleri yapılırken; ikincil organlarda lenfositler ilk defa
antijenlerle
yüzleşirler.
LENF BEZLERİ: Geniz eti olarak da bilinen, yutağın üst kısmında, burun boşluğunun arka tarafında
bulunan lenfoid doku parçalarıdır. Bakteri ve
virüs gibi enfektöz ajanları ve onların ürettiği
antikorları yakalarlar.
BADEMCİKLER: Boğazda, lenfositlerin toplandığı
ve dışarıya açılan bir açıklık olan ağızda ilk engeli
oluşturan küçük
yapılardır.
LENF SIVISI: Bademciklerin içerisinde bulunan
lenf damarlarından boyun ve çene altı düğümlerine
doğru akar. Bu esnada lenf
damarlarının duvarlarından lenfositler salgılanır. Vücuda girebilen
mikroplar,
buradan salgılanan lenfositler tarafından temizlenirler.
TİMUS: Göğsün üst bölümünde, tiroid bezinin altında yer alan ve
olgunlaşmamış lenfositlerin kemik
iliğinden çıkıp, olgunlaşma sürecine tabi
tutuldukları vücut organdır.
LENF DÜĞÜMLERİ: Tüm vücuda yayılmış, B ve T hücrelerinin bulunduğu merkezlerdir. Vücutta
koltuk
altı, kasık, çene altı, boyun, dirsek ve göğüs bölgelerinde bol bulunurlar.
Lenf
düğümleri ya da nodları; lenf sisteminin bir parçası olan birçok hücre çeşidini içeren bir organ
yapısıdır. Lenf düğümleri vücudun
her yerinde bulunurlar ve beyaz kan hücrelerini içererek yabancı
parçacıklar için filtre ve kapan görevi görürler. Bu yüzden bağışıklık sisteminin
aksaksız işlemesinde
önemleri büyüktür.
Lenf düğümlerinin ayrıca klinik bir
önemi de bulunmaktadır. Önemsiz boğaz iltihaplarından (farenjit),
kanser gibi hayatı tehdit eden durumlarda
yangı gösterebilir ve şişerler. Dahası, lenf düğümlerinin
önemi; kanser evrelemesi için kullanılan durumlarda,
kullanılan tedavinin şekli ve prognozun
belirlenmesinde oldukça büyüktür.
Lenf düğümleri yangısallaştığında biyopsiyle tanı konulabilir. Şüphesiz
hastalıklar lenf düğümlerini
özellikleri ve yerleşim yerleriyle etkilerler.
Lenf damarları içerisinde dolaşan,
kan plazması ve lenf proteinlerinden oluşan dolaşım sıvısına lenf
denir.
LENF SİSTEMİNİN GÖREVLERİ
Doku
ve hücrelerdeki yabancı maddeleri, ölü ve yıpranmış hücreleri, bakteri ve
mikropları
uzaklaştırmak.
Kaybedilen proteinlerin bir
kısmının tekrar dolaşıma kazandırmak.
Doku sıvısı ile kan sıvısının
dengede kalmasını sağlamak, bağırsaklarda emilen yağ asitleri, gliserol, A,
D, E, K vitaminlerini dolaşıma
katmak.
Vücudun savunma sistemine destek olmak lenf
sisteminin görevleri arasındadır.
KARACİĞER Özellikle fetüste olmak üzere, immünolojik etkin
hücreleri içerir; T-hücreleri ilk olarak
fetüs karaciğeri tarafından üretilirler.
DALAK Karın boşluğunun sol üst tarafında bulunan ve eski kırmızı kan hücrelerinin yıkımından
sorumlu bir organdır. Tek çekirdekli fagositik sistemin merkezlerinden biridir. Enfeksiyonlarla
savaşmada yardımcı olur.
PEYER PLAKLARI İnce bağırsağın ileum bölgesinde bulunan lenfoid dokuların yoğunlaştığı
bölgelerdir.Bağırsak lümenindeki patojenlerin kontrol
altında tutulmalarını sağlar.
KEMİK İLİĞİ Bağışıklık sisteminin tüm hücrelerinin kökeni olan kök hücrelerin bulunduğu bir
merkezdir.
LENF Bağışıklık sisteminin hücre ve proteinlerini
vücudun bir yerinden diğerine taşıyan, "akkan"
olarak da bilinen bir
çeşit dolaşım sistemi sıvısıdır.
Bağışıklık
Yanıtında Rol Oynayan Hücreler:
Makrofajlar
Lenfositler
a)B Lenfositler (plazma hücresi)
b)T Lenfositler
T Helper/yardımcı/uyarıcı hücre ve
T Sitotoksik/supresör/baskılayıcı hücre olmak üzere iki
çeşittir.
Öldürücü (natural killer) hücreler
diğer hücreler ise, nötrofiller, eozinofiller, bazofiller ve mast hücreleri, trombositler.
İMMUNOPATOLOJİ
Bağışıklık sistemi bozukluklarını
inceleyen bilim dalıdır.
1-Hipersensivite (aşırı duyarlık)reaksiyonları
2-Otoimmun hastalıklar
3-Amilodozis
4-İmmun yetmezlik sendromları
Hipersensivite (Aşırı Duyarlık) Reaksiyonları
Tip 1 (anafilaktik tip aşırı duyarlık)
Sistemik anafilaksi Örn. Penisilin
Lokal
anaflaksi
Örn. Çiçek tozu,besinler,tüyler
Tip
2 (antikora bağlı sitotoksik) tip aşırı duyarlık) Örn. Kan grubu uyuşmazlığı
Tip
3 (immunkomplekslerle olan aşırı duyarlık) Örn. Vaskülit
Tip
4 (hücre aracılığı ile olan aşırı
duyarlık) Örn. Tüberkülin testi
OTOİMMÜN HASTALIKLAR
Hashimoto tiroidi
Otoimmun hemolitik anemi
Ülseratif kolit
Romatoid artrit
TRANSPLANTASYON
Hastalıklı bir organın sağlıklı bir
benzeri ile değiştirilmesi yada bir defektin doku ile kapatılması
demektir.
Nakledilen doku ve organların
reddinde hem hücresel ,hemde hümoral bağışıklık rol oynamaktadır